Deprem Korkusunun Uzun Sürmesi Normal Değildir: Destek Alınmalı!
- Tuğçe VURKIROĞLU
- 4 saat önce
- 2 dakikada okunur
İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından ortaya çıkan yoğun kaygı ve korku durumuna ilişkin Klinik Psikolog Sermin Bozbağ, deprem anında yaşanan korkunun vücudun doğal bir savunma mekanizması olduğunu, ancak bu durumun uzun süre devam etmesi halinde uzman desteği alınmasının gerekliliğini vurguladı.
Medipol Koşuyolu Hastanesi Klinik Psikoloğu Sermin Bozbağ, deprem esnasında yaşanan yoğun duygusal tepkilerin hayatta kalma içgüdüsünün doğal bir sonucu olduğunu, güvenlik duygusunun zedelenmesinin bireylerde geçici ya da kalıcı psikolojik etkiler yaratabileceğini vurgulamıştır. Deprem sonrası kaygı belirtilerinin bir süre devam etmesinin normal olduğunu belirten Bozbağ, bu sürecin sağlıklı yönetimi için bireylerin, özellikle çocuklarla birlikte, kendileri ve aile bireyleri arasında sağlıklı iletişim kurmalarının büyük önem taşıdığını ifade etmiştir.

Güven En Önemli Etkendir!
Bozbağ, deprem esnasında bireylerin güvenlik ihtiyacının ön plana çıktığını vurgulayarak, "Bu tür durumlarda vücut kendini korumaya alır; kalp çarpıntısı, baş dönmesi, sersemlik ve nefes darlığı gibi belirtiler görülebilir. Bu durum son derece normaldir." açıklamasını yaptı.
Güvenlik algısındaki bozulmanın korkunun temelini oluşturduğunu belirten Bozbağ, deprem korkusuyla baş etmede aile içi iletişimin, hazırlıklı olmanın ve planlamanın büyük önem taşıdığını ifade etti. Deprem öncesinde çocuklarla konuşulması, evdeki güvenli alanların belirlenmesi ve depremin oyuncaklarla anlatılması gibi önlemlerin, çocukların bu süreci daha az travmatik atlatmalarına katkıda bulunacağını sözlerine ekledi.
Depremden Önce Alınması Gereken Önlemler Dikkate Alınmalıdır!
Kontrol edilebilir faktörlere odaklanmanın psikolojik rahatlama sağladığını belirten Bozbağ, deprem çantasının hazırlanması, evin sağlamlığının araştırılması ve güvenli alanların belirlenmesinin bireye güç kazandırdığını, böylece çaresiz hissetme duygusunun azaldığını ifade etmiştir. Deprem sonrası kaygı belirtilerinin bir süre devam etmesinin normal olduğunu, ancak bu belirtiler bir ayı aşarsa veya günlük yaşamı olumsuz etkilerse (uykusuzluk, kabuslar, ani irkilmeler gibi), uzman desteği alınmasının gerekli olduğunu vurgulamıştır.
Yoğun kaygı yaşayan bireylerin, "Şu an güvende olduğumu, ailemin de güvende olduğunu" gibi olumlu telkinlerle kendilerini rahatlatmaya çalışmalarının etkili bir yöntem olduğunu eklemiştir.
Çocuk İçin Ailenin Tavrı Çok Önemlidir!
Depremden en çok etkilenen gruplar arasında çocukların yer aldığını vurgulayan Bozbağ, sözlerine şöyle devam etti:
“Anne baba endişe içindeyse çocuk da kendisini endişeli hissedebilir. Bu nedenle önce ebeveynin duygularını düzenlemeye çalışması, diyaframdan nefes alma egzersizleri yapmalıdır. Ardından çocukla çocuğun yaş düzeyine göre anlayabileceği şekilde konuşmalı, onun da kendisini rahatlatabilmesine destek olmaya çalışmalıdır. Deprem gibi doğal afetlerin sadece fiziksel değil, psikolojik etkileri de var. Korku hissetmek çok doğal. Ancak bu korku hayatı zorlaştıracak düzeye gelirse, kişi sürekli tehdit altında hissediyorsa, profesyonel destek almak ihmal edilmemeli.”
Kaynak: DHA
Comments