Dünyanın En Fakir Başkanı Mujica Hayatını Kaybetti!
- Mustafa Kaan KARACA
- 3 saat önce
- 2 dakikada okunur
Uruguay'ın unutulmaz eski devlet başkanı Jose "Pepe" Mujica, dün 89 yaşında aramızdan ayrıldı. 2010 ile 2015 yılları arasında ülkesini yöneten Mujica, mütevazı yaşam tarzı ve halktan biri duruşuyla "dünyanın en yoksul başkanı" olarak tanınmıştı. Uzun yıllar yemek borusu kanseriyle mücadele eden Mujica'nın ölüm nedeni henüz resmi olarak açıklanmadı.

Başkanlık döneminde sergilediği sade yaşam, tüketim kültürüne yönelik sert eleştirileri ve hayata geçirdiği çığır açan sosyal reformlar, onu Latin Amerika ve dünya çapında saygı duyulan bir siyasi figür haline getirdi. 3.4 milyonluk küçük bir ülkenin lideri olarak böylesine küresel bir üne kavuşması, alışılmadık bir başarıydı. Ancak Mujica'nın ülkesinde bıraktığı miras, bazı tartışmaları da beraberinde getirdi. Pek çok kişi onu siyasetin dışından gelen bir halk kahramanı olarak görse de, geçmişi oldukça çalkantılıydı.
1960'larda Mujica, Tupamaros Ulusal Kurtuluş Hareketi'ni (MLN-T) kurdu. Bu sol görüşlü şehir gerilla grubu, soygunlar, adam kaçırmalar ve infazlarla adını duyurdu. Mujica, kişisel olarak kimseyi öldürmediğini ısrarla vurguladı. Küba Devrimi ve uluslararası sosyalizmden ilham alan MLN-T, o dönemde demokratik olan Uruguay hükümetine karşı silahlı bir mücadele başlattı.
Kurşunlarla Delik Deşik Edildi, Hayata Tutundu
Bu dönemde Mujica, dört kez tutuklandı. 1970'teki bir çatışmada altı kurşunla vurularak ölümden döndü. Uruguay hapishane tarihinin en büyük kaçışlarından biri olan, 105 MLN-T üyesiyle birlikte tünel kazarak gerçekleştirdiği kaçış da dahil olmak üzere, iki kez cezaevinden firar etti.

1973'te Uruguay ordusu darbe yaptığında, Mujica'yı "dokuz rehine" grubuna dahil etti ve gerillaların saldırılara devam etmesi halinde öldürüleceklerini açıkladı. 1970'ler ve 80'lerde toplamda 14 yıldan fazla hapis yattı. Bu süre zarfında işkenceye maruz kaldı, ağır koşullarda ve çoğunlukla tecrit altında tutuldu. Hapishanedeyken akli dengesini yitirme noktasına geldiğini, halüsinasyonlar gördüğünü ve karıncalarla konuştuğunu itiraf etti.
"Hayatımın en mutlu anı, serbest bırakıldığım gündü," diyordu Mujica. "Başkan olmak bunun yanında önemsiz kalır."
Devlet Başkanlığına Uzanan Sıradışı Yolculuk
Serbest bırakıldıktan birkaç yıl sonra hem Temsilciler Meclisi'nde hem de Senato'da milletvekilliği yaptı. 2005 yılında Uruguay sol koalisyonu Frente Amplio'nun ilk hükümetinde bakanlık görevini üstlendi. 2010'da ise 74 yaşında Uruguay Devlet Başkanı seçildi.
Seçilmesi, o dönem Latin Amerika'da yükselen sol dalga için önemli bir dönüm noktasıydı. Brezilya'da Lula da Silva, Venezuela'da Hugo Chavez gibi liderlerle birlikte solun ön saflarında yer aldı. Ancak Mujica, kendi özgün tarzıyla liderlik etti; siyasi yorumculara göre hem pragmatik hem de cesur kararlar aldı.
Görev süresi boyunca, elverişli uluslararası koşulların da etkisiyle Uruguay ekonomisi yılda ortalama yüzde 5.4 büyüdü, yoksulluk azaldı ve işsizlik düşük seviyelerde seyretti. Aynı dönemde, kürtajın yasallaşması, eşcinsel evliliklerin tanınması ve marihuana pazarının devlet kontrolüne alınması gibi dünyada ses getiren sosyal reformlar hayata geçirildi.
Devlet başkanlarına tahsis edilen lüks konutta yaşamayı reddeden Mujica, siyasetçi eşi Lucía Topolansky ile birlikte Montevideo'nun kenar mahallelerindeki mütevazı evinde yaşamaya devam etti. Hizmetçisi yoktu, güvenliği minimum düzeydeydi. Daima sade kıyafetler giymesi, 1987 model Volkswagen Beetle'ını kullanması ve maaşının büyük bir kısmını bağışlaması, medyaya "dünyanın en yoksul başkanı" unvanını kazandırdı.
(Ters Piramit Tekniği ile Düzenlenmiştir.)
Kaynak: milliyet
Comentarios