Eğitimde Köklü Değişikler: Yeni Bir Sınav Sistemine Geçiş Planı!
- Tuğçe VURKIROĞLU
- 1 Haz
- 2 dakikada okunur
Laik, kamusal ve bilimsel eğitimi hedefleyen uygulamalar ardı ardına gelmektedir. Zorunlu eğitim uygulamasının kaldırılması ve karma eğitime ilişkin tartışmaların ardından, sınav sisteminde köklü değişiklikler gündeme alınmıştır. Eğitim sisteminde yeni bir dönüşüm süreci hızla ilerlemektedir.

Feray Aytekin'in BirGün'de yayınlanan makalesine göre, zorunlu eğitim ve karma eğitimi hedefleyen girişimlerin ardından, eğitim politikasında MEB tarafından geliştirilen yeni bir sınav sistemine geçiş planlanmaktadır. Bu geçiş, eğitim hakkının piyasa mekanizmalarıyla yeniden yapılandırılmasını öngörmektedir.
Eğitim Sistemi Bütünleştirici Değil Dışlayıcı mı Olacak?
Son yirmi üç yıldır eğitim sisteminde yapılan müteaddit sınav düzenlemelerinin çocukların üstün yararını gözetmediğini hatırlatan Aytekin, mevcut sınav sisteminin MESEM entegrasyonuna yönelik düzenleme girişimlerini vurgulamaktadır. Önemli değişiklikler şunlardır:
Merkezi sınavların kaldırılması ve yerel yeterlilik sınavlarına geçilmesi, Nesnel testlerden açık uçlu sorulara geçiş, Eğitim kademeleri arasında sertifika ve referans kriterlerinin kullanılması, Ölçme ve değerlendirme süreçlerinde özel sektörün rol alması.
Bu adımların eğitim sistemini piyasalaştırıcı, rekabete dayalı ve dışlayıcı bir yapıya dönüştüreceği değerlendirilmektedir.
Çocuk İşçileri Yaygınlaştıran Yapı: MESEM
Devlet okullarının, özellikle Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) aracılığıyla, yaygın çocuk işçiliğini teşvik eden bir yapıya dönüştürülme eğilimi gözlemlenmektedir. Liselerin en az %60'ının meslek lisesine dönüştürülmesi hedeflenirken, meslek liselerinin ortaokul seviyesine kadar indirildiği tespit edilmiştir. Bu durum; çocuk işçiliğinin ortaokul çağlarına kadar indirilmesi, ilkokuldan itibaren mesleki yönlendirmelerle öğrencilerin eğitim haklarından mahrum bırakılması ve okulların "ücretsiz işgücü üretim merkezi"ne dönüştürülmesi anlamına gelmektedir.
Söz konusu sınav sisteminde "referans" ve "sertifika" kriterlerinin ağırlıkta olması, eğitimin kamusal niteliğini tehlikeye atmaktadır. Referansların kimlerden alınacağı ise ciddi endişelere yol açmaktadır: Şirketleşmiş dini oluşumlar mı? Sermaye grupları mı? Veya siyasi atamalarla görevlendirilen eğitim yöneticileri mi?
Aytekin'in tespitlerine göre bu sistem; liyakati değil, siyasi ve dini bağlantıları ön plana çıkarmakta; bilimsel, laik ve eşitlikçi bir eğitim anlayışı yerine ayrıcalıklı ve dışlayıcı bir yapı oluşturmaktadır.
Amaç Evlilik Yaş Ortalamasını Düşürmek Mi?
Zorunlu eğitimin kaldırılmasına yönelik raporlar, 4+4+4 sisteminin son dört yılını doğrudan hedeflemektedir. Bu raporların altını çizdiği görüş, gençlerin hayata erken başlamasının ve evlilik yaş ortalamasının yükselmesinin, çocukların erken yaşta evlendirilerek ucuz işgücü olarak sermayeye kazandırılmasını amaçladığı yönündedir.
Ters Piramit
Kaynak: Cumhuriyet
Yorumlar