top of page

Japonya'nın Evlere Çekilme İsteği: Hikikomori!

Japonya, son yıllarda dikkat çekici ve sessiz bir toplumsal dönüşüme sahne oluyor. Günden güne sayıları artan bireyler, adeta görünmez duvarların ardına çekilerek izole bir yaşamı tercih ediyor. Ne eğitim ne de istihdam hayatına dahil olan bu kişiler, tüm sosyal ilişkilerden uzaklaşarak dört duvar arasına sıkışıp kalıyor.


Ülkede "hikikomori" olarak adlandırılan bu durum, artık bireysel bir tercih olmanın ötesine geçerek ciddi bir toplumsal sorun haline gelmiş durumda.

Japonca'da "geri çekilmek" veya "kendini toplumsal hayattan soyutlamak" anlamına gelen hikikomori terimi, en az altı ay boyunca toplumla fiziksel temas kurmadan yaşayan bireyleri tanımlamak için kullanılıyor. Başlangıçta genellikle genç erkeklerde gözlemlenen bu olgu, şimdilerde orta yaşlı ve hatta yaşlı bireyleri de kapsayacak şekilde genişlemiş durumda. Hikikomori'ler çoğu zaman aileleriyle aynı evde yaşasa da, kendi odalarından dışarı adım atmadan, büyük ölçüde yalnızlık içinde bir yaşam sürdürüyorlar.


Sessizliğe Gömülen Bir Nesil!

Japonya Sağlık Bakanlığı'nın 2023 tahminlerine göre ülkede yaklaşık 1,5 milyon hikikomori bulunuyor. Ancak uzmanlar, özellikle pandemi sonrası bu sayının hızla yükseldiğini ve resmi verilerin çok üzerinde olduğunu belirtiyor. Öyle ki, bu olgunun sadece gençlerle sınırlı kalmadığı, "80-50 sorunu" olarak tanımlanan yeni bir demografik krizi beraberinde getirdiği ifade ediliyor: 80 yaşındaki ebeveynlerin, 50 yaşındaki hikikomori çocuklarına ömür boyu bakmak zorunda kalması, bu krizin acı bir yansıması.


Neden Sessizliğe Sığınıyorlar?

Bu içe kapanışın ardında pek çok sosyokültürel neden yatıyor. Japon toplumunun yüksek başarı beklentisi, birey üzerindeki yoğun baskı, başarısızlık korkusu, utanç duygusu ve aile içi iletişimsizlik bu etkenlerin başında geliyor. Çoğu zaman bir başarısızlık ya da sosyal bir travmayla başlayan bu süreç, zamanla bireylerin kendilerini toplumdan tamamen izole etmesine yol açıyor. Japon kültüründeki "ayıp" ve "yüz kaybı" gibi kavramlar da bireyin sessizliğe yönelmesinde önemli bir rol oynuyor.


Hikikomori'lerin yaşam biçimlerini sürdürebilmelerinde dijital teknolojilerin rolü büyük. Online alışveriş, evden çalışma imkanları, video oyunları ve sanal sosyal ilişkiler, fiziksel dünyadan tamamen kopmadan bir tür "sanal varlık" sürdürmeyi mümkün kılıyor. Bu durum, bir yandan bir kaçış alanı yaratırken, diğer yandan izolasyonu daha da derinleştiriyor.


Topluma Dönüş Mümkün mü?

Japonya hükümeti, bu sorunla mücadele etmek amacıyla son yıllarda çeşitli destek programları geliştiriyor. Sosyal hizmet ekipleri, ailelerle iş birliği yaparak hikikomori bireylere ulaşmaya çalışıyor. Psikolojik destek merkezleri, rehabilitasyon kampları ve eve yapılan ziyaretler bu sürecin önemli parçaları arasında. Ancak damgalanma korkusu ve bireyin isteksizliği, topluma yeniden entegrasyon sürecini oldukça karmaşık hale getiriyor.


Hikikomori'ler sessiz olabilir, ancak onların yaşadığı bu izolasyonun ardında yüksek sesle sorulması gereken sorular var: Modern toplum neden bu kadar yalnızlaştırıyor? Başarı ve performans baskısı bireyi nasıl görünmez kılıyor? Ve en önemlisi, sessizliğe gömülen bu hayatlar nasıl yeniden topluma kazandırılabilir?


Japonya'nın sessiz çığlığı, tüm dünyada modern yaşamın getirdiği yalnızlaşma ve baskı üzerine düşündürmesi gereken önemli bir vaka sunuyor. Bu durum, gelecekte farklı toplumlarda da benzer sorunların ortaya çıkabileceğine dair ciddi bir uyarı niteliği taşıyor.


(Ters Piramit Tekniği ile Düzenlenmiştir)

Kaynak: karar

Comments


bottom of page