Küçük Prens'in Yazarından ''Saint-Ex''

Arjantinli yönetmen Pablo Agüero'nun merakla beklenen biyografik draması 'Saint-Ex' gösterime girdi. Film, pilot, yazar ve şair Antoine de Saint-Exupéry'nin, kült klasiğe dönüşen 'Küçük Prens'in yanı sıra 'Gece Uçuşu', 'Güney Postası', 'İnsanların Dünyası' ve 'Savaş Pilotu' gibi eserlerini kaleme aldığı döneme odaklanıyor.

Saint-Exupéry’nin kayboluşunun 80. yılında gösterime giren film, yazarın 1930'lu yıllarda Arjantin'deki Fransız Hava Postası Servisi'nde en yakın dostu Henri Guilaumet ile birlikte çalıştığı dönemi mercek altına alıyor. Yönetmen Pablo Agüero, bu dönemi şu sözlerle anlatıyor: "İki arkadaşın güçlü dostluğunu, zamanın öncü pilotlarını anlattım. Onlar aya ayak basan ilk insanlar gibi zorlu bir süreci başardılar." Agüero, ünlü yazarla kariyerini ileri taşıyan Henri'nin ne denli cesur ve yaratıcı olduklarını, hava postasını zamanında teslim etmek için her gün hayatlarını nasıl riske attıklarını da vurguluyor.

Küçük Prens'in Doğuşuna Fantastik Bir Bakış

Yazarın otobiyografik eseri 'İnsanların Dünyası'ndan (1939) esinlenen Agüero, filmde iki arkadaşın "gece treninden daha hızlı oluruz" diyerek Cordillera sıradağları boyunca fenerler koyup gece uçmalarını düşsel, fantastik bir anlatımla izleyiciye aktarıyor. Henri'nin gerçekçi kişiliğine karşın, Antoine'ın düşler kuran, atılımların ve yeniliklerin peşinde koşan yapısı dikkat çekiyor. Henri'nin karısı Noelle ise, havadayken uçağın kanatlarını dikmiş korkusuz bir kadın olarak resmediliyor. Tehlikeli bir rota olmasına rağmen Henri daha kısa bir yol seçip kaybolunca, onu aramaya giden Antoine'ın yolculuğu düşsel ve fantastik bir boyuta bürünüyor.

Film, 1920'de Arjantin'de uçak kazası geçiren Antoine'ın ıssızlığın ortasında iki kızı, tilki ve yılanla yaşayan bir aileye rastlamasını, yönetmenin 'Küçük Prens'e kaynak olduğunu düşündüğü bu olayı, dağdaki çoban Juan ve Maria adlı koyununu ekleyerek pekiştiriyor. Antoine'ın koyunun resmini çizerek ruhunun sonsuza dek yaşamasını sağlaması gibi büyüleyici sahnelere, küçük yaşta yitirdiği kardeşi François'yla olan anıları da eşlik ediyor. Tilki, yılan, çoban, koyun gibi unsurlar Antoine'ı gittikçe 'Küçük Prens'e yakınlaştırırken, yazarın not defterine sürekli eskizler çizmesi gösteriliyor. Kitaplarının adını anmadan, yazı yazdığını göstermeden Saint-Exupéry'nin inişlerini çıkışlarını izlerken, eserlerindeki kahramanlarla da tanışıyoruz.

Estetik ve Görsel Bir Şölen

Filmin dış sahneleri And Dağları ve Patagonya'da, iç sahneleri ise film stüdyosunda, minimalist bir gerçekçilik, dijital efekt kullanımı, dronlar ve dijital kameralarla çekildi. Uçsuz bucaksız gökyüzü, sınırsız manzaralar ve gerçek dışı görüntüler sonsuzluk duygusu yaratıyor. Cordillera sıradağlarının dorukları görünmesi için özel olarak kazınırken, Patagonya'daki kar fırtınaları ve gün doğumları ayrıca kayıt edildi. Karakterler renkli fonda çekildikten sonra dekora eklendi. Kırsal ve zamansız bir görüntü boyutu seçilirken, gümüş ve altın sarısı renk paleti Saint-Exupéry’nin melankolisini vurguladı.

Ünlü aktör Jean Pierre Cassel'in oğlu Vincent Cassel, "Henri Guillaumet, Jean Mermoz gibi serüvenci pilotlar babamın kuşağındandı, onların başarıları çocukken babamı çok etkilemişti" diyerek filmdeki rolüne dair kişisel bağını dile getirdi.

Arjantin'de gecekonduda büyüyen Agüero'nun ilk okuduğu kitabın 'Küçük Prens' olması da dikkat çekici bir detay. Filmin ses tasarımı, müzikleri ve görüntü çalışması oldukça başarılı bulundu. "Posta hayattan önemlidir" sloganıyla tanınan Fransız Aéropostale şirketinin efsanevi öyküsünü ve cesur pilotlarını anlatan filmde Louis Garrel, Vincent Cassel ve Diane Kruger başrolleri paylaşıyor. Antoine'ın Fransa'nın işgalinden duyduğu üzüntüyle ABD ordusuna keşif pilotu olarak katılması ve Almanların hareketlerini izlerken uçağının vurulması, Marsilya açıklarında kaybolan yazarın uçağının enkazının 2000 yılında balıkçılar tarafından bulunması gibi detaylar da filmde yer alıyor.

(Ters Piramit Tekniği ile Düzenlenmiştir.)

Kaynak: Cumhuriyet