Prof. Dr. Eyüp Debik’den Gençler İçin Anlamlı Mesaj
- Tuğçe VURKIROĞLU
- 2 gün önce
- 3 dakikada okunur
Debik: Gençlerin STK’lara Katılımı Toplumsal Gelişim İçin Kritik bir önem taşıdığını belirtti.

Toplumsal Gelişmelerde STK’ların Rolü’ konulu söyleşiyle ‘SUBÜ Konuşmaları’nın 93’üncü konuşmacısı olan YTÜ Rektörü ve ÇEKUD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Eyüp Debik, “Gençlerin bir STK’ya yönelmesi ve destek vermesi hem kişisel gelişimleri hem de toplumsal fayda sağlamaları açısından kritik bir adım olacaktır. Topluma dokunmak, sadece akademik bilgiyle sınırlı kalmamak gelecekteki başarılar için de önemli bir fark oluşturacaktır” dedi.
Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından düzenlenen SUBÜ Konuşmaları’nın 93’üncü konuşmacısı, ‘Toplumsal Gelişmelerde STK’ların Rolü’ konulu söyleşiyle Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü ve Çevre Kuruluşları Dayanışma Derneği (ÇEKUD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Eyüp Debik oldu. Moderatörlüğünü SUBÜ İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ömer Hulusi Dede’nin üstlendiği söyleşide; toplumsal gelişmede sivil toplum kuruluşlarının yeri ve önemi, STK’lara katılımın bu gelişmelere etkisi ve Türkiye’nin çevre bilinci üzerine konuşuldu. Programın tamamı üniversitenin YouTube kanalı SUBÜ Haber’den istenildiği zaman izlenebiliyor.
Gençler gönüllü çalışmalarda yer almalı
Gençlerin ülkenin geleceği olduğunu vurgulayan YTÜ Rektörü ve ÇEKUD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Eyüp Debik, “Gençlerimizin topluma fayda üreten projelerde işin içerisinde bulunmalılar. Toplumu anlamaları, yapılması gereken işlerin topluma nasıl yönlendirilmesi gerektiğini bilmeleri, yönetici veya değişik kademelerde görev aldıklarında STK’larda elde ettikleri tecrübeleri kullanmaları onlara değer katacaktır. Dolayısıyla lise ve üniversite çağlarından itibaren gönüllü çalışmalara katılmak, gençlerin mesleklerini icra ederken, topluma yaptıkları işlerin benimsenmesi açısından fayda sağlayacaktır. Üniversitelerdeki öğrenci kulüpleri de sivil toplum kuruluşları gibi önemli işlevler görüyor. Kulüplerde aktif olarak yer almak, gençleri hayata hazırlamanın yanı sıra, toplumsal gelişime de katkıda bulunmaları için harika bir fırsat. Öğrenci kulüpleri aynı zamanda sektörle iletişim kurmaya olanak tanır. Öğrenci kulüplerinde yapılan çalışmalar, sadece teorik bilgilerle sınırlı kalmıyor, pratiğe dökülerek somut sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. Bu nedenle, tüm öğrencilerimize kendi ilgi alanlarına uygun bir öğrenci kulübüne katılmalarını ve aktif rol almalarını tavsiye ederim” diye konuştu.
Erken yaşlarda katılımın etkisi yüksek
Çevre bilinci ve sürdürülebilirlik açısından Türkiye’deki durumu değerlendiren Debik, “Türkiye’de çevreyle ilgili toplumsal algı henüz tam olarak gelişmedi. Sokaklarımızın, caddelerimizin genel durumu bu konuda bize fikir veriyor. Normalde kültürel ve dini inançlarımız temiz bir toplum olmamızı gerektirse de, bu durumu çevremizde yeterince göremiyoruz. Ancak son zamanlarda çevre bilinci artmaya başladı. Türkiye’deki çevre kuruluşlarının bu konuya giderek daha fazla önem verdiğini gözlemliyoruz. Türk çevre STK’larının uluslararası alandaki etkisi şu an için sınırlı, ancak kurumsallaşma ve finansal destek sağlandığında bu durumun iyileşebileceğine inanıyorum. Ayrıca, çevreciliği sadece çevreyi koruma gayesiyle değil, aynı zamanda ahlaki bir değer olarak da ele almamız gerektiği kanaatindeyim. Çünkü doğa bize bir emanet ve bu emanete sahip çıkmak hepimizin sorumluluğu. Gönüllülük esaslı çevreci faaliyetlerin etkisine baktığımızda ise, gönüllülüğün çevre konusunda kalıcı davranış değişikliği oluşturmada ve toplumsal gelişmede kritik bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Sadece kanun baskısı ve cezalar tek başına yeterli değil. Gönüllülük ve ahlâki değerler bu konuda çok daha etkili. Özellikle erken yaşta gönüllü çevre çalışmalarına katılım, bu bilincin yetişkinlik döneminde de devam etmesini sağlıyor.”
Üniversite-sanayi-STK iş birliği
Üniversiteler, sanayi ve STK’lar arasındaki iş birliğinin çevresel sürdürülebilirlik açısından önemine değinen Debik, “Sürdürülebilirlik kavramı aslında ekonomi, toplum ve çevre olmak üzere üç temel unsuru içeriyor. Bu üç sacayağını birbirinden ayrı düşünmemiz kesinlikle mümkün değil. Şimdi bu kurumların da rollerine baktığımızda, üniversitelerimiz yeni teknolojiler geliştiriyor ve bilimsel yöntemler ortaya koyuyor. Sanayi sektörümüz ise bu teknolojileri uygulayarak üretime dönüştürüyor. İşte tam bu noktada STK’lar devreye giriyor ve bu uygulamaların topluma uygun bir şekilde aktarılmasını sağlıyor. Aslında bunlar birbirini tamamlayan, birbirine muhtaç yapılar. Maalesef geçmişte ülkemizde bu üç yapı arasında yeterli düzeyde bir iş birliği olmadı. Ancak son yıllarda bu konuda önemli adımlar atılmaya başlandı. Hedefimiz, sanayimizle üniversitelerimizin ortak bir zeminde buluşması ve STK’larımızın da bu sürece aktif bir şekilde dâhil olması. Eğer bu iş birliğini güçlendirebilirsek hem ekonomik kalkınmamızı sağlayabiliriz hem toplumsal fayda üretebiliriz hem de çevremizi daha iyi koruyabiliriz. Bu üç yapıdan herhangi birini ihmal ettiğimizde, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmemiz mümkün olmayacaktır” ifadelerini kullandı.
Öğrencilere tavsiyeler
Programın sonunda öğrencilere çeşitli tavsiyelerde bulunan Debik, “Yurt dışında bazı ülkelerde doçent veya profesör olabilmek için hocaların mutlaka bir STK’da görev almış olması esas kabul ediliyor. Bu durum, STK’ların toplum için ne kadar hayati bir rol oynadığının açık bir göstergesidir. Ülkemizde henüz böyle bir zorunluluk olmasa da bu örnek STK’ların önemini net bir şekilde ortaya koyuyor. Gençlerimiz öncelikle kendi üniversitelerindeki öğrenci kulüplerinin faaliyetlerine aktif bir şekilde destek vermeli. İlgi alanlarına uygun, gönüllü olarak katkıda bulunabilecekleri kulüplere katılmalı. Bu kulüplerde edinilen tecrübeler, hayata atılınca pek çok beceri kazandıracaktır. Üniversite kulüplerinin yanı sıra STK’lara da destek olmak, toplumu daha yakından tanımak için büyük önem taşıyor. Haftada birkaç saat veya ayda bir bile olsa bu tür kuruluşların çalışmalarına destek vermek, o ortamda bulunmak ufuk açacaktır. Bu sayede, mezun olunduğunda toplumun ihtiyaçları ve dinamikleri çok daha iyi anlaşılabilecektir. Öğrencilerin bir STK’ya yönelmesi ve destek vermesi hem kişisel gelişimleri hem de toplumsal fayda sağlamaları açısından kritik bir adım olacaktır. Topluma dokunmak, sadece akademik bilgiyle sınırlı kalmamak gelecekteki başarılar için de önemli bir fark oluşturacaktır” dedi.
Kaynak: Derin Bakış Haber
Comments