top of page

Çocuklar Mesleğe Göre mi Yetiştirilmeli Yoksa Değişen Dünyaya Göre mi?

Okul öncesi eğitim alan bir çocuğun ileride hangi mesleklerle karşılaşacağı belirsizdir. Yapay zeka, otomasyon ve teknolojik ilerlemeler, geleneksel meslek tanımlarını dönüştürmekte, hatta bazılarını ortadan kaldırmaktadır. Bu nedenle eğitimciler, çocukların belirli meslekler yerine değişen dünyaya uyum sağlamalarını önemsemektedir.


Uluslararası araştırmalar da bu değişimi teyit etmektedir. OECD'nin 2024 raporuna göre, mevcut işlerin yaklaşık %40'ı 2035 yılına kadar otomasyonun etkisi altında kalacaktır. McKinsey Global Institute'un 2023 verileri ise, ABD'deki küresel ekonomi ve iş gücü trendlerini analiz ederek, teknik becerilerden ziyade, "analitik düşünme, karar verme ve iletişim" gibi sosyal-bilişsel becerilerin iş dünyasında giderek daha önemli hale geldiğini göstermektedir.



Çocuklar Belirli Kalıplara Girmemeli!


Geleceğin iş dünyasında hangi bilgi ve becerilerin ön plana çıkacağı belirsizdir. Bu nedenle, çocuklarımızın belirli mesleklere değil, değişime uyum sağlayabilecekleri becerilerle donatılması elzemdir. Eğitim Bilimleri Uzmanı Ömer Akar'ın belirttiği gibi, bu beceriler beş ana başlık altında incelenebilir:


Fiziksel beceriler (motor, mekanik, teknik beceriler)


Temel bilişsel beceriler (okuryazarlık, aritmetik, veri işleme)


Yüksek bilişsel beceriler (eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık)


Sosyal ve duygusal beceriler (uyum, iletişim, liderlik, empati)


Teknolojik beceriler (programlama, veri analizi)


Ömer Akar, Türkiye'deki eğitim sisteminde beceri odaklı yaklaşımların son yıllarda önemli bir ivme kazandığını vurgulamaktadır. Yeni projeler, müfredat revizyonları ve mesleki eğitim programları bu dönüşümün somut göstergeleridir. Akar, bu alandaki gelişmeleri şu şekilde değerlendirmektedir:


"Türkiye'de eğitim sistemi, geleneksel meslek eğitimi anlayışından beceri odaklı bir modele doğru dönüşüyor. Bakanlığın 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' gibi projeleri, sadeleşen müfredatla derinleşmiş öğrenmeyi hedefliyor. Bu yeni model, öğrencilerin değişen dünya koşullarına uyum sağlayabilecek esnek bir yapıya sahip olmalarını amaçlıyor. Mesleki eğitimde yenilenebilir enerji, lojistik, bilişim gibi alanlara yönelik programlar geliştiriliyor."


Çocuklar Ezberci Yöntemlerden Uzaklaştırılmalı!


Yapay zekânın yaygınlaşmasıyla çocukların bilişsel süreçlerinde dönüşüm gözlemlenmektedir. Bilgiye erişimin kolaylaşmasıyla birlikte, verileri analiz etme ve eleştirel değerlendirme becerilerinin önemi artmaktadır. Bu bağlamda, Akar'ın da belirttiği gibi, eğitim kurumlarının mevcut yaklaşımlarını yeniden yapılandırması gerekmektedir:


"Eğitim kurumları bugünün risklerini yönetebilmek için öğrenme-öğretme yaklaşımını değiştirmeli. Ezberci yöntemlerden uzaklaşıp, problem çözmeye, sorgulamaya ve derin öğrenmeye odaklanmalıyız. Yapay zekayı bir araç olarak kullanmalı; öğretmenleri ise bilgi aktaran değil, rehberlik eden bireyler olarak yeniden konumlandırmalıyız."

Farkındalık Yaratmak Önemlidir!


Aileler ve eğitim kurumları, çocukların geleceğe hazırlanmasında iyi niyetli fakat yorucu bazı uygulamaları sürdürebilir. Bu noktada farkındalık oluşturmanın önemi büyüktür; Ailelerin sıkça düştüğü hatalar şunlardır:


- Ezberci yaklaşımlara bağlı kalma


- Tek doğruya odaklanma


- Akademik başarıyı tek hedef olarak belirleme


- Değişen dünya gerçekliğinden uzak kalma


- Risk almaktan kaçınma


- İletişim ve iş birliği becerilerinin ihmal edilmesi


- Teknolojiyi bir tehdit olarak algılama


- Çocukların ihtiyaçlarına duyarsız kalma


Çocukların geleceğe dair kaygılarını azaltmak için, belirsizliğin hayatın doğal bir parçası olduğunu göstermek elzemdir. Bu bağlamda, ailelere yöneltilen soruların niteliğinin değiştirilmesi önerilir:


"Değişimin doğal olduğunu çocuklara anlatmalı, meraklarını beslemeli ve onlara güven vermeliyiz. 'Hangi mesleği seçeceksin?' yerine 'Neyi severek yapıyorsun?' gibi sorular sorulmalıdır. En önemlisi, öğrenmeyi öğrenmelerini sağlamaktır."



"İyiyi Bilen, İyiyi İsteyen ve İyiyi Yapan Bireyler Yetiştirmek Hepimizin Sorumluluğudur."


Aileleri başarı odaklı yönlendirirken, çocukların öncelikli ihtiyacının huzurlu bir öğrenme ortamı olduğunu göz önünde bulundurmak elzemdir. Akar, çocukların içsel dengesini esas alan bir yaklaşımı önermektedir:


"Mutlu bireyler hayatlarının her alanında daha başarılı olur. Kendini tanıyan, öğrenmeye açık, ilişkilerini yönetebilen çocuklar yetiştirmeliyiz. Bunun için sevgi dolu bir bağ kurmak, ilgi alanlarını desteklemek ve meraklarını teşvik etmek çok önemli. Son olarak şunu söyleyebilirim:

'İyiyi bilen, iyiyi isteyen ve iyiyi yapan bireyler yetiştirmek hepimizin sorumluluğu.'"




Kaynak: TRT HABER

Comments


bottom of page