top of page

Z Kuşağının Tanıması Gereken Yazar: Ayn Rand!

Ayn Rand'ın Türkiye macerası inişli çıkışlı bir seyir izledi. 90'lı yılların liberalleşme rüzgarıyla Sinan Çetin'in önsözleriyle Plato Yayıncılık etiketiyle okurla buluşan "Bencilliğin Erdemi" ve "Atlas Silkindi" gibi eserler, o dönemin "hepimiz birimiz için" düsturunu benimsemiş entelektüel ortamında marjinal bir ses olarak yankılandı. Rand'ın "önce ben" diyen felsefesi, o yıllarda kimi çevrelerce ilgi görse de, kısa sürede unutulmaya yüz tuttu.

Yıllar sonra Pegasus Yayınları, Rand'ın külliyatını daha özenli bir baskıyla yeniden okuyucuyla buluşturdu. Ancak görünen o ki, Rand'ın romanları Türkiye'de hala hak ettiği ilgiyi görmüyor. Amerika'da "Atlas Silkindi"nin İncil'den sonra en çok satan kitap olduğu yönündeki bilgi ne kadar doğru bilinmez ama Rand'ın dünya çapında milyonlarca okuyucuya ulaştığı bir gerçek.


Türkiye'deki kültürel yapının kolektif değerlere daha fazla önem vermesi, Rand'ın "önce birey" anlayışının yaygınlaşmasını zorlaştırıyor olabilir. Ancak günümüz gençlerinin, yani Z kuşağının bazı özellikleri, Rand'ın düşünceleriyle ilginç paralellikler gösteriyor. Bu nesil, daha bireyci, özgürlüğüne düşkün ve geleneksel normlara eleştirel bir bakış açısına sahip.



Ancak ilginç bir paradoks söz konusu. Rand'ın felsefesi aslında tam da Z kuşağına hitap edebilecek potansiyele sahip. Şimdiki gençler, "biz" kavramına eskisi kadar önem vermiyor. Daha bireyci, özgürlüğüne düşkün, özgünlüğe değer veren ve geleneksel normlara şüpheyle yaklaşan bir nesil söz konusu. Var olan dünya düzeninden memnuniyetsizlikleri de cabası. İşte tam bu noktada Rand'ın "egoizm" vurgusu, tembelliği ve şikayet etmeyi değil, kendi aklı ve çıkarı için çalışmayı, mutluluğu bir başarı olarak görmeyi öğütleyen felsefesiyle birleşebilir.


Rand'ın romanlarındaki Howard Roark, John Galt gibi karakterler, başkalarının beklentileri veya ideolojiler uğruna yaşamayı reddeden, kendi benliklerini merkeze alan figürler. Kendi değerlerini inşa ederken başkalarına bakmıyor, onların düşüncelerini değiştirmeye çalışmıyor, yeter ki kendilerine zarar gelmesin.


Ne yazık ki, Z kuşağı bu potansiyeline rağmen "hayattan kaçmayı", zahmete katlanmamayı, sürekli şikayet etmeyi ve dünyadan "alacaklı" gibi davranmayı tercih ediyor. Bu durum, bireyci ve özgürlükçü bir kuşağın kendi kendini heba etmesi anlamına geliyor.


Eğer Türkiye'deki gençler Ayn Rand'ı okuyarak büyürse, ülke belki de Sinan Çetin'in yıllar önce Hayatın Kaynağı'nın önsözünde hayalini kurduğu gibi, "inanç dolu militanların cenneti" yerine "meslek sahibi insanların ülkesi" haline gelebilir. İşe saygı duymanın, üretmekten ve para kazanmaktan utanmamanın değerinin anlaşıldığı bir ülke... Pegasus Yayınları'nın bu yeniden basım girişimi umarız bu kez meyvelerini verir.


Kaynak: Karar

Comments


bottom of page